13 Eylül 2011 Salı
Sadece Yatıp Uyumak - Yazıyla Alakası Yok
Anlatmak isteyip de anlatamadığım o kadar çok şey var ki. Biriktirdim hepsini. Bir ucundan çıkmaya başlasa hepsi çıkıcak da yok o ilk cümle gelmiyor. Ardımda azgın bir nehir var önüne çok sert bir set çekmişim. Bu kadar sağlam olmasa iyiydi aslında be. Sadece yatıp uyumak istiyorum. Özlediğim insanları düşünmek, gelecekte neler olabileceğini düşünmek, geçmişte yaptığım tercihleri yapmasaydım şu anda nerde nasıl olurdum. Her şeyi bilmek istiyorum ama o kadar çok şey bilmek de iyi şey değil. Ders çalışmak istiyorum ama bu sadece bir istek. Beynimde dolanıyor. Ne egom ne kaslarım uzanmıyor derse. Gözlerim de yarı kapalı zaten. Plaklarımı dinleyerek şarap içmek istiyorum ama ne şarabım var ne de şarap içecek kadar midemde yer var. Çok kilo aldım zaten gene. Çandarlıya gitmeden önce ne güzel zayıflamaya başlamıştım. Bi Çandarlıya gittim ayağımı burktum geldim. O son güne kalmıcaktık işte cumartesiden döneceydik ben de bileğimi burkmayacaktım tatilimin 1.5 haftasını da evde salak salak yatarak geçirmiyecektim. Şimdi ben bunları yazıyorum ya niye yazdığımı da bilmiyorum. Yazıyı yayınlıycak mıyım onu da bilmiyorum. Ajda Pekkan'la Sertab Erener de yıl geçtikçe güzelleşiyor sanki. Alnımda kırışıklıklar mı oluştu yoksa kaşlarımı çok çatıyorum ondan mı kırış kırış görünüyor. Bu sıcakta sadece yatılıp uyunur okul nerden çıktı ya. Bir de akşama kadar durmaksızın ders yapıyo adiler azcık serbest bırak bi eve gidip uyuyalım iki adım dışarda yürüyorum benim bütün hayat enerjim gidiyor. Venesaur gibi güneş enerjisini istediğim gibi kullanabilsem keşke. Olum bende Charizard'ın kartı vardı lan. 3 tane de çıkartma albümü tamamlamıştım. Biz küçükken McDonalds'ın verdiği oyuncaklar daha güzeldi. Power Rangers vardı onu hatırlıyor musunuz ? Benim en sevdiğim dizi oydu okuldan gelince ilk iş onu izlerdim sonra pokemon geldi ama pokemonun çoğunu kaçırıyordum eve gelinceye dek. Bir de tasolar vardı ya chetosdan çıkıyordu onlarla oynuyorduk ash tasosu da baya taşaklı tasoydu evde bi sürü taso vardı. Okula götürünce onları hocalar alıp sevdikleri çocuklara veriyolardı sinir oluyordum. Bugüne dek sadece 2 tane hocayla takıştım. Bir tanesi yüzünden TED'in IB'sine giremedim e IB'ye giremeyince de TED'de okumanın bir anlamı olmadı dersaneden de gazı verince kendimi BAL'da buldum. Valla ne alaka ben de bilmiyorum. Sonra bi gün baktım Ankara Atatürk Lisesindeyim. İyiki de oraya gitmişim. Valla en taşaklı lise bizimki lan şenliği yeter lan. O şenliklerden sonra hiç bir konser festival vb organizasyondan keyif alamadım zaten. Bana takan diğer hoca da geometriciydi ekvator, yarım dünya. O herif yüzünden ilk defa not yükseltme sınavına girdim. O gün de ayrı bir eğlenceydi ya. Ben gitmişim turist gibi sınava şort tişört. Beni almadılar sınava. Sınava 10 dk kala eve gidip üstümü değiştirip geldim. Notumuz yükselttik allahtan. Ulan yazı nerden nereye geldi ya. Ufak bir hayat hikayesi anlatmışım. Bi de internete internet sayfası hazırlamaya acaip bir ilgim vardı. Daha öncede paylaşmıştım ama burda da paylaşmanın yeri geldi. http://web.bir.net.tr/can kaçıncı sınıfta hazırladım bilmiyorum ama bence o yaşa göre iyi sayılabilir. Flash falan öğrenmiştim böyle kayan yazılar, olmayan çizim yeteneğimle animasyonlar falan yapıyordum. JavaScript öğrenmeye başlamıştım biraz ancak çalıştığım kitap eski java sürümünde olduğu için bazı kodlar çalışmıyordu. O yüzden canım sıkıldı bıraktım. Şu anda da php üzerinde çalışıyorum ancak vaktim yok malesef. Vaktim yok demek de ne karizmatik bir cümleymiş ya sanki çok taşaklı bir iş adamının ağzından çıkmış gibi. Ulan gene aklıma geldi bundan 20 sene sonra nerde ne halt ediyo olcam lan. Burcuuu seni çok seviyorum canım benim. Fotoğrafımızı gördüm şimdi tatlı tatlı gülümsüyorsun bana.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)