Sayfalar

19 Nisan 2012 Perşembe

Sigara Yasaklarına Dair


AKP Hükümetinin sigarayı bıraktırmak/azalttırmak için uyguladığı politikaların çoğunu doğru buluyorum. Özellikle halka açık, kapalı ortamlarda sigara içiminin yasaklanması toplumsal sağlık açısından çok önemli bir gelişme oldu. Bu uygulamayla içilen sigara sayısı da sigara içenlerin sayısı da azaldı, sigara içmeyip sigara içilen ortamda bulunan pasif içicilerin sağlığı için de oldukça yararlı bir uygulama oldu bu.
Gelelim sigarayla ilgili bir diğer uygulamaya. Bilindiği gibi sigara paketlerinin üzerine sigaranın zararlarını anlatan yazılar ve resimler konuldu. Bunlar sigaraya başlayacak olanlara hiç başlamamaları için bir uyarı, sigarayı bırakmayı düşünen insanlara da bırakmaları için yardımcı oldu. Toplum sigaranın zararları konusunda biraz daha bilinçlendi.
Televizyonda gösterilen “sigara pişmanlıktır” görüntüleri ise sigaranın zararlarını anlamamız için en etkili yöntem. Bu görüntüleri izledikten sonra insan sigarasını yakmadan önce durur, bir düşünür “ben ne yapıyorum?” diye.
Bu uygulamalarla sigaranın zararları topluma anlatılmış; sigara içenlerin sayısı, içilen sigara pakedi sayısı azalmıştır.
Sigara karşıtı en radikal uygulama ise sigara zamları oldu. Peki bu zamlar topluma yansıtıldığı kadar etkili oldu mu ?
 Sigaralara gelen zamlardan sonra insanlar ilk tepki olarak sigarayı bıraktılar veya içtikleri sigaraları değiştirdiler. İlk tepki geçtikten sonra tiryakilerin çoğu sigaraya yeniden başladı. Kimisi eski sigaralarına geri döndü, kimisi yeni sigaralarıyla devam etti.
Bu zamlarla beraber satılan sigara sayısında ciddi oranda azalma oldu. Peki bu azalma sigara içenlerin azaldığı yönünde yorumlanabilir mi ? Ülkemizde sigara içenlerin sayısı daha çok satılan sigara pakediyle ölçüldüğü için ilk bakışta sigara içenlerin azaldığı düşünülebilir.
Gözden kaçan nokta iste kaçak/sahte sigaraların oranı. Bu oran zamlardan önce %5 civarında iken, zamlardan sonra %20’ye çıktı. Bu artış sigara içenlerin azalmadığını, insanların kaçak/sahte sigara içmeye yöneldiğini gösteriyor. Bu nedenle bu uygulamanın esas amacı olan insanlara sigarayı bıraktırma konusunda pek işe yaramadağını ve insanları daha sağlıksız olan kaçak/sahte sigaralara yönelttiğini görüyoruz.
Devletin bu işten gördüğü bir zarar da satılan sigaralardan elde edilen vergi gelirinin azalmasıdır - yapılan zamlara uygulanan vergi indirimi maliye bakanlığının müdahlaseiyle gerçekleşmişti - İnsanlar orjinal paket almadığı için, devletin paket başına aldığı vergiler arttığı halde totale vurulduğunda gelir kaybı yaşadığı açık. Devletin sadece satılan sigaralardan aldığı vergilerdeki azalmanın yanında sigara fabrikalarından, sigara satışlarının yapıldığı yerlerden topladığı gelir vergilerinde de bir azalma olmuştur.
Benim düşünceme göre, sigaralara uygulanan vergilerde indirim yapılarak insanların yeniden orjinal paket alması sağlanmalı, vergi kayıplarının önüne geçilmelidir. Sigarayla mücadele konusunda yapılan zamların, diğer piskolojik mücadele yöntemleri yanında daha başarısız olduğu açıktır.
Sigarayla mücadele başarılı olmak için; sigaraların insan sağlığı üzerindeki etkilerini hekimler, sosyal medya ve diğer iletişim ilaçlarıyla insanlara atılmalıdır.

Kelimelerin Anlamsız Olduğu Bir Yazı

İlk defa bir yazı yazarken bu kadar zorlanıyorum hangi kelimeleri nasıl kullanacağımı şaşırıyorum. Yazmaya başladığım kelimeyi daha sonuna gelmeden siliyorum.

Kutsal meslek deyince aklımıza gelen mesleklerdir hekimlik ve öğretmenlik. Hekimlik de öğretmenlik de bir toplumun vazgeçilmezleridir. Bir öğretmen toplumu eğitir, yol gösterir, toplumun geleceğini yönetir.

Bir hekimse insan hayatıyla uğraşır. Hekimler ömürlerini insana adamıştır. Hekimlik mesleğini edinebilmek için gençliğini, gecelerini gündüzlerini feda etmiş bunların karşılığında hiç bir şey beklemeden sadece insanlara topluma faydalı olabilmek için çalışır.

Dr. ErSin Arslan kendi hayatını hastası için feda etmiştir. Evinde bakım göremeyen 85 yaşındaki hastaya daha iyi bakabilmek için servise yatırmış, küçük bir umut da olsa hastasını sağlığına kavuşturabilmek için tüm AKRABALARINDAN BU AMELİYATIN ZOR GEÇECEĞİNİ HASTANIN YAŞAMA İHTİMALİNİN AZ OLDUĞUNU ANLATIP İZİN ALARAK ameliyat ettiği hastası malesef ki o ameliyattan sonra hayatını kaybetmiş. O hastanın HASTALIĞINDA KENDİSİNE BAKMAYAN KENDİSİNİ ÇOK DÜŞÜNEN SEVGİLİ TORUNU DEDESİNİN KAYBININ SUÇLUSU OLARAK GÖRDÜĞÜ HEKİMDEN İNTİKAM ALMAK İÇİN ELİNDE BIÇAĞI HASTAHANEYE ELİNİ KOLUNU SALLAYARAK GİRMİŞ DR. ERSİN ARSLAN'I ÖLDÜRMÜŞTÜR.

Bu acı anları dinleyelim şimdi



Bu olayın insani olarak hiç bir açıklaması yoktur.

İnsanlığa hizmet eden bir hekimin sonu bu olmamalı.
TOPLUM SAĞLIĞINI GİDEREK DAHA İYİ (!) HALE GETİREN BU SAĞLIK POLİTİKALARININ sonucu olarak hekimlerin kutsallığı hiçe sayılıp insan yerine bile konulmamaktadır.

Gelin bakalım devletimizin başındaki kutsal kişiler hekimler için neler demişler:
"Ben doktora iğne yaptırmam ama hemşireye yaptırırım çünkü hemşirenin pratiği yoğun. Bir yoklar, damarı bulur ama doktor bulamaz. İcabında felç de edebilir" sevgili başbakanımız söylemiş bu lafı ne kadar da doğru demiş biz sadece bize söylenen ilaçları yazmasını halkımızı dolandırmayı biliriz sizler bilmezsiniz öyle şeyleri tabi bi biz biliriz bunları.

"Tahlil sonuçlarınızı farklı hekimlere gösterin. Elbise alırken bile mağaza mağaza dolaşılıyor." demiş bir meslektaşımız olan sağlık bakanı da.

Bu olayı protesto etmek için yarın 19 Nisan 2012 tarihinde genel sağlık grevi yapılacak. Bir de bu greve küfür eden bazı dangalak arkadaşlar var ekşi sözlükte bunlardan bolca bulabilirsiniz yazılanlara şöyle bir bakılınca.

En çok üzüldüğüm yerde bu. Ulan pezevenkler biz sizler için bir ömrümüzü harcıyoruz cahilin denyonun teki çıkıyor takıyor bıçağı bir de siz bunu haklı buluyorsunuz. Neymiş efendim doktorlar yüzünüze bile bakmıyormuş. Gerizekalı herif sen biliyor musun o adam neler çekiyor. Günde kaç hasta bakmak zorunda. O kadar hastayı orayı yığan aptal sağlık sistemine bak sen önce. Neyse ya daha fazla sinirlerimi bozmadan bu yazıyı noktalayım ben.




Bu Blogda Ara