Alerjik rinit; genetik olarak yatkın kişilerde ortaya çıkan, hapşırık, burun tıkanıklığı, burun
akıntısı, burun kaşıntısı semptomlarıyla karakterize, burun mukozasının alerjik inflamatuar bir hastalığıdır.
Alerjik rinit kliniğini ilk olarak John Bostock (1773 – 1846) 1819 yılında “Case of a Periodical Affection of the Eyes and Chest” adlı çalışmasında tanımlamıştır. 1873 yılında Charles Harrison Blackley (1820 – 1900) alerjik rinitin altında yatan mekanizmayı ilk açıklayan kişi oldu. Bu dönemde hastalığa samanların neden olduğu düşünülmekteydi bu yüzden alerjik rinit saman nezlesi olarak tanımlanmıştı.
Alerjik rinit, atopik hastalıkların en sık görüleni olup, toplumun %10 – 20sinde görülen bir hastalıktır. Ölümcül bir hastalık olmamasına rağmen sosyo-ekonomik olarak büyük kayıplar yaratmaktadır. İş gücü kaybına, okul performansında düşüklüğe neden olabilir.
Alerjik rinit IgE’ye bağlı bir alerjik reaksiyon sonucu ortaya çıkar. Solunum yoluyla alınan antijen, antiyen sunan hücrelerce Th hücrelere sunulur. Th hücrelerinden IL-4,5,9,13 GM-CSF gibi sitokinler salgılanır. IL-4 B hücrelerinin, IgE salgılayan plazma hücrelerine dönüşmesini sağlar. Plazma hücrelerinde üretilen IgE, mast hücrelerinin yüzeyine yerleşir. Aynı alerjene ikinci bir maruziyet sonrası, alerjen önceden duyarlanmış mast hücresi üzerindeki IgE moleküllerine çapraz olarak bağlanır ve mast hücresi histamin, proteazlar, lökotrienler, prostoglandinler, sitokinler gibi bazı mediatörleri salgılar.
Histamin alerjinin erken dönemindeki en önemli mediatördür. Vazodilatasyon, damar geçirgenliğinde artış, düz kas kontraksiyonu, artmış mukus sekresyonu, kaşıntıya neden olur. Bu da klinikte alerjinin erken dönem bulguları olan burun akıntısı, kaşıntı, hapşırık, burun tıkanıklığına yol açar.
Lökotrienler gibi diğer mediatörler burun içi mukozaya eozonofil, nötrofil gibi inflamatuar hücrelerin gelmesine neden olur. Bu inflamatuar hücrelerin gelmesiyle alerjinin geç faz reaksiyonu oluşur.
Ağaç polenleri (Mart - Nisan), çimen polenleri (Mayıs - Haziran), yabani ot polenleri (Eylül - Ekim), Alternaria, Aspergillus, Cladosporium gibi küf mantarları, ev içi mantarları, kedi köpek gibi hayvansal alerjenler, halı yatak koltuk gibi yerlerde üreyen ev tozu akarları, böcekler alerjik rinite neden olabilir.
Alerjik rinit; hapşırık, burun tıkanıklığı, burun akıntısı, burun kaşıntısı semptomlarıyla karakterizedir. Bu semptomların yanında hastada gözlerde kaşıntı, sulanma, kızarıklık, kulak kaşıntısı, yumuşak damak-farenks kaşıntısı gibi semptromlar görülebilir. Alerjik rinit ile beraber rinosinüzit, konjonktivit, astım gibi hastalıklar bulunabilir.
Alerjik rinit tanısı alerji testleriyle konur bu testlerde amaç alerjene spesifik IgE’lerin varlığının gösterilmesidir. Bu amaçla en sık kullanılan test deri prick testidir. Deri prick testi ucuz, kolay uygulanabilir, spesifite ve sensivitesi oldukça yüksek olduğu için tercih edilir. Deri prick testi genellikle önkol iç yüzüne uygulanır. Negarif kontrol amacıyla SF, pozitif kontrol amacıyla histamin solüsyonu uygulanır. Alerjenlerin gösterdiği reaksiyon, kızarıklık ve kabarıklık çapına bakılarak değerlendirilir. Hastanın kullandığı ilaçlar (antihistaminikler), spesifik immunoterapi almış olması, mevsimsel değişiklikler, cilt testinin yeri, hastanın yaşı test sonucunu etkileyeceği için bu koşullara dikkat edilmelidir.
Temel tedavi alerjenden kaçınmaktır. Ev tozu akarlarından sakınmak için kalın halı, peluş, tüylü oyuncak bulundurulmamalı, nevresim takımları 60°C üzerinde yıkanıp sık sık değiştirilmelidir. Polenlenme mevsiminde dışarı çıkmaktan sakınılmalı, maske kullanılmalıdır. Ev hayvanları evde bulundurulmamalıdır.
İlaç tedavisi hastanın şikayetlerini azaltmak için kullanılır. Bu amaçla sistemik/lokal (burun içine) antihistaminikler, intranazal steroidler, burun tıkanıklığını gidermek için dekonjestanlar kullanılabilir.
Alerjik rinit kliniğini ilk olarak John Bostock (1773 – 1846) 1819 yılında “Case of a Periodical Affection of the Eyes and Chest” adlı çalışmasında tanımlamıştır. 1873 yılında Charles Harrison Blackley (1820 – 1900) alerjik rinitin altında yatan mekanizmayı ilk açıklayan kişi oldu. Bu dönemde hastalığa samanların neden olduğu düşünülmekteydi bu yüzden alerjik rinit saman nezlesi olarak tanımlanmıştı.
Alerjik rinit, atopik hastalıkların en sık görüleni olup, toplumun %10 – 20sinde görülen bir hastalıktır. Ölümcül bir hastalık olmamasına rağmen sosyo-ekonomik olarak büyük kayıplar yaratmaktadır. İş gücü kaybına, okul performansında düşüklüğe neden olabilir.
Alerjik rinit IgE’ye bağlı bir alerjik reaksiyon sonucu ortaya çıkar. Solunum yoluyla alınan antijen, antiyen sunan hücrelerce Th hücrelere sunulur. Th hücrelerinden IL-4,5,9,13 GM-CSF gibi sitokinler salgılanır. IL-4 B hücrelerinin, IgE salgılayan plazma hücrelerine dönüşmesini sağlar. Plazma hücrelerinde üretilen IgE, mast hücrelerinin yüzeyine yerleşir. Aynı alerjene ikinci bir maruziyet sonrası, alerjen önceden duyarlanmış mast hücresi üzerindeki IgE moleküllerine çapraz olarak bağlanır ve mast hücresi histamin, proteazlar, lökotrienler, prostoglandinler, sitokinler gibi bazı mediatörleri salgılar.
Histamin alerjinin erken dönemindeki en önemli mediatördür. Vazodilatasyon, damar geçirgenliğinde artış, düz kas kontraksiyonu, artmış mukus sekresyonu, kaşıntıya neden olur. Bu da klinikte alerjinin erken dönem bulguları olan burun akıntısı, kaşıntı, hapşırık, burun tıkanıklığına yol açar.
Lökotrienler gibi diğer mediatörler burun içi mukozaya eozonofil, nötrofil gibi inflamatuar hücrelerin gelmesine neden olur. Bu inflamatuar hücrelerin gelmesiyle alerjinin geç faz reaksiyonu oluşur.
Ağaç polenleri (Mart - Nisan), çimen polenleri (Mayıs - Haziran), yabani ot polenleri (Eylül - Ekim), Alternaria, Aspergillus, Cladosporium gibi küf mantarları, ev içi mantarları, kedi köpek gibi hayvansal alerjenler, halı yatak koltuk gibi yerlerde üreyen ev tozu akarları, böcekler alerjik rinite neden olabilir.
Alerjik rinit; hapşırık, burun tıkanıklığı, burun akıntısı, burun kaşıntısı semptomlarıyla karakterizedir. Bu semptomların yanında hastada gözlerde kaşıntı, sulanma, kızarıklık, kulak kaşıntısı, yumuşak damak-farenks kaşıntısı gibi semptromlar görülebilir. Alerjik rinit ile beraber rinosinüzit, konjonktivit, astım gibi hastalıklar bulunabilir.
Alerjik rinit tanısı alerji testleriyle konur bu testlerde amaç alerjene spesifik IgE’lerin varlığının gösterilmesidir. Bu amaçla en sık kullanılan test deri prick testidir. Deri prick testi ucuz, kolay uygulanabilir, spesifite ve sensivitesi oldukça yüksek olduğu için tercih edilir. Deri prick testi genellikle önkol iç yüzüne uygulanır. Negarif kontrol amacıyla SF, pozitif kontrol amacıyla histamin solüsyonu uygulanır. Alerjenlerin gösterdiği reaksiyon, kızarıklık ve kabarıklık çapına bakılarak değerlendirilir. Hastanın kullandığı ilaçlar (antihistaminikler), spesifik immunoterapi almış olması, mevsimsel değişiklikler, cilt testinin yeri, hastanın yaşı test sonucunu etkileyeceği için bu koşullara dikkat edilmelidir.
Temel tedavi alerjenden kaçınmaktır. Ev tozu akarlarından sakınmak için kalın halı, peluş, tüylü oyuncak bulundurulmamalı, nevresim takımları 60°C üzerinde yıkanıp sık sık değiştirilmelidir. Polenlenme mevsiminde dışarı çıkmaktan sakınılmalı, maske kullanılmalıdır. Ev hayvanları evde bulundurulmamalıdır.
İlaç tedavisi hastanın şikayetlerini azaltmak için kullanılır. Bu amaçla sistemik/lokal (burun içine) antihistaminikler, intranazal steroidler, burun tıkanıklığını gidermek için dekonjestanlar kullanılabilir.
Alerjen spesifik immünoterapi (Aşı tedavisi) hastanın duyarlı olduğu alerjenin belirli aralıklarla ve giderek
artan dozlarda verilerek bu alerjene karşı tolerans gelişmesini amaçlayan bir tedavi yöntemidir. İlk kez
1911’de Noon ve Freeman tarafından alerjik rinit tedavisinde kullanılmıştır. Alerjik etyolojiye sahip hastalıkların doğal seyrini değiştirmede etkili olan bir yöntemdir.
Yapılan bir çok çalışmada alerjik rinitin şiddeti ve hastanın ilaçlara olan ihtiyacının azaldığı
gösterilmiştir.