Sayfalar

25 Ekim 2015 Pazar

Anlatalım


Hani ya leylaklar,  
Diyeceksiniz?  
Hani ya diyeceksiniz,  
Gelincikler bürünmüş,  
Metafizik?  
Kuşlarla,boşluklarla elenmiş,  
Kelime yağmuru;  
Hani ya diyeceksiniz?  


Al buyur:  
Bir mahallesinde yaşıyordum,  
Madrid’in:  
Çanlı,çalar saatli,ağaçlı.  
Kocaman,  
Meşin bir okyanus gibi,  
Uzaktan görünürdü Kastil’in  
Kuru çehresi.  
Çiçekler Evi’ydi,  
Evimin adı.  
Itırlar fışkırırdı,  
Köşe bucak.  
Güzel evdi bu  
Köpekleri,bebeleriyle.  
Raoul,hatırında mı?  
Ya senin,Raphael?  
Sen Federico,   
Hatırında mı?  
Sen,yer altında yatan,  
Hatırladın mı,  
Balkonlu evimi?  
Haziran güneşi hani,  
Çiçekler basardı ağzına,  
Orda... 


Kardeş,kardeş,  
Ateşli seslerden ibaretti,  
Her şey;  
Mallardaki tuzdan,  
Çırpınan ekmek yığınından,  
İbaretti her şey;  
Donuk bir hokka gibi duran,  
Heykeliyle;  
Arguülles’deki mahallemin,  
Çarşıları...  


Yağ akardı kaşıklara,  
Caddeleri doldururdu,  
El ayak sesleri,derin..  


Metreler, litreler,  
Kıvıl kıvıl hayat;  
İstif istif balık yığınları,  
Çatılar:  
Yorgun çan kulelerinin,  
Yüceldiği;  
Soğuk güneşle kaynaşan,  
Çatılar..  
Patateslerdeki,  
Narin ve taşkın fildişi beyazlık;  
Yumak yumak dalgası,  
Domateslerin:  
Tıngır mıngır,haydi denize...  
Bütün bunlar,  
Tutuşuyorlardı,  
Bir sabah;  
Közler,  
İnsanları dağlayarak,  
Topraktan çıktılar,  
Bir sabah;  
Nah bu anda ateş,  
Nah,bu anda barut,  
Bu anda kan.  
Bebekleri öldürmek için,  
Göğün yücesinden geldiler,  
Göğün:  
Uçakları, Magriplileriyle,  
Haydutlar;  
Yüzükleri, kurumlu avratlarıyla,  


Haydutlar;  
Kara keşişleri, dualarıyla,  
Haydutlar;  
Ve,  
Çocuk kanları,caddelerden,  
Aktı tıpış tıpış,  
Çocuksu çocuksu.  
Çakallar,  
Çakalların tiksineceği  
Çakallar!  


Taşlar,  
Dalar dikenlerin dişlerken  
Tu diyeceği taşlar!  
Engerekler,  
Engereklerin kin güdeceği  
Engerekler!  
Sizleri,  
Gurur ve bıçaklardan bir dalgayla,  
Boğmak için;  
Önünüzde gördüm İspanya’nın,  
Kıyamet kanını.  
Generaller,  
Gelin de,  
Yıkılmış evimi görün. 


Fotoğraf: Robert Capa

Görün,  

Yaralı İspanya’yı.  
Her göçük evden,  
Bir ateş metal çıkar ama,  
Çiçek yerine.  
Her yarasından,  
İspanya’nın;  
Doğar İspanya.  
Her ölmüş bebekten,  
Çıkar, bir mavzer:  
Gözleri de var,gözleri.  
Mermiler doğar,  
Her cürümden;  
Mermiler ki gün ola  
Kalbinizde yeri.  

Neden diyorsunuz şiirlerin,  
Söz açmaz, düşten yapraktan;  
Doğduğun yerin,  
Yüce volkanlarından?  
Gel de gör:  
Caddeler kan-revan.  
Gel de gör:  
Caddeler kan-revan.  
Gel de gör:  
Caddeler kan-revan. 


Pablo Neruda
Çeviri: Enver Gökçe

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Blogda Ara